SAMSUN ALAÇAM İLÇE MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

Çanakkale Ruhu 100 Yaşında

  ALAÇAM KARŞIYAKA İMAM HATİP ORTAOKULU’NDAN MUHTEŞEM ÇANAKKALE ZAFERİ PROGRAMI
Çanakkale Ruhu 100 Yaşında

 

 

Yurt genelinde olduğu gibi ilçemizde de 18 Mart Çanakkale Zaferinin 100. yılı kutlama programı düzenlendi.

100. Yılını kutlamış olduğumuz Çanakkale Zaferi ve şehitler Günü nedeni ile Alaçam Şadiye Muzaffer Turhan Anadolu Lisesinde çelenk sunma programı 18 Mart 2014 Çarşamba günü Saat 09:00 da Saygı Duruşu ve İstiklal Marşının okunması ile başladı.

Alaçam Şadiye Muzaffer Turhan Anadolu Lisesinde yapılan programı Alaçam Karşıyaka İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Muhammet ÇELİK sundu.

 Çelenk sunma törenine ilçe Kaymakamı Oğuz Alp ÇAĞLAR, Garnizon Komutanı Duran VURANOK, Belediye Başkanı Hadi UYAR, Emniyet Müdür V. Erhan AKBULUT, İlçe Milli Eğitim Müdürü Sezai TURAL ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının amirleri, Siyasi Partilerin başkanları, okul müdürleri, öğretmenler, öğrenciler, gaziler ve vatandaşlar katıldı.

İkinci tören ise, Saat 13.00’da Alaçam Karşıyaka İmam Hatip Ortaokulu Müdürlüğü tarafından hazırlanan program Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü konferans salonunda yapıldı. Programın sunuculuğunu Alaçam Karşıyaka İmam Hatip Ortaokulu Müdür Yardımcısı Şükrü UYSAL ve Matematik Öğretmeni Sebiha DOĞANAY yaptı. Program saygı duruşu ve İstiklal Marşı´nın okunması ve Kuran’ı Kerim tilaveti ile devam etti. Daha sonra şehitlerimizin anısına nişan kütüğüne şehit plakaları protokol tarafından takdim edildi.

Programa Alaçam Kaymakamı Oğuz Alp ÇAĞLAR, Garnizon Komutanı Duran VURANOK, Belediye Başkanı Hadi UYAR, Cumhuriyet Savcısı Eyüp KARA, Alaçam Hakimi Ahmet CÖMERT, Alaçam Emniyet Müdür V. Erhan AKBULUT, Gençlik Hizmetleri Spor İlçe Müdürü Bülent ŞENER, İlçe Tarım Müdürü Mehmet GÜREŞ, Tapu Müdürü İlhan KALELİ, Nüfus Müdürü Kemalettin TAŞDELEN, Devlet Hastanesi Baş Hekimi Dr. Radi ŞEN, İlçe Milli Eğitim Müdürü Sezai TURAL ve Şube Müdürleri, Daire Amirleri, Sivil toplum kuruluşları, Öğretmenler, Öğrenciler ve kalabalık halk katıldı.

Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı Alaçam Karşıyaka İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Muhammet ÇELİK yaparak şunları söyledi; Çanakkale Zaferi yokluk ve yoksulluk döneminin başarısıdır. Maddi ve siyasi açıdan Devlet’in tıkandığı bir dönemde meydana gelmiştir. Maddi imkanların, neredeyse tabana vurduğu, düşmanların ise çok güçlü bulunduğu bir savaştır. Bu gerçeğe rağmen, Çanakkale savaşları, nasıl zaferimizle sonuçlandı? Bu zaferin bir tek doğru izahı vardır. O da “Mehmetçiğin imanı” dır.“Ölürsem şehit, kalırsam gazi!” dedirten iman, askerimizi kahramanlaştırmıştır.

Kana, kine ve inanılamaz bir ateş sağanağına rağmen, Mehmetçik, adının ilham ettiği imanı hiç unutmamış, bir gül bahçesine girercesine şehadete koşmuştur.Yine bu imanladır ki, fedakarlığın her türlüsüne, açlığa, yara bere ile yaşamaya sabırla katlanmış, yılmamış, yıkılmamıştır. Mehmetçiği ayakta tutan güç, düşmanlarını şaşkına çevirmiştir. Zira böylesine bir direnci onlar düşünmek değil, hayal bile edememişlerdi... Düşman cephe, her ihtimali hesaba katmıştı ama imanın kahramanlaştırma derecesini bilememişti... Ateş püsküren çeliğe karşı, Mehmetçik, iman dolu göğsünü siper etmişti. Hem de onca kan, kin ve acımasızlığa karşı, insanlığından bir şey kaybetmiyor, düşmanının seviyesizliğine asla düşmüyordu. Savaşa da güzellik getiriyordu. Hastaya, hastahaneye, silahsıza, teslim olana ateş etmiyor, esire misafir muamelesi yapıyor, ekmeğini düşmanıyla paylaşıyordu.

İmanından kaynaklanan merhameti öyle coşkundu ki, onu “tek dişi kalmış medeniyetin” acımasızlığı bile söndüremedi. Mehmetçiğin merhametinden düşmanı da yararlandı. Kendisini tehlikeye atarak, yaralı düşmanını sırtlayıp, siperine götürdü. Mehmetçik Çanakkale’de binlerce insanlık dersi verdi. Daha aradan bir asır bile geçmeden, bırakın düşmanlarını; dostları, hatta çocukları ve torunları dahi, o insanlık örneklerine yabancılaştı. Neden acaba?Şimdi, Mehmetçiğin Çanakkale’de yaşadığı insanlığa bütün dünya muhtaçtır. Çünkü, açık ve örtülü savaşlarda yine acımasızlıklar, sömürüler, bencillikler yaşanıyor. Yine insanlar, küçük çıkarlar uğruna açlığa ve ölüme terkediliyor. Özellikle de Müslümanlar, yine dünyanın her yerinde, kana, gözyaşına, acıya boğuluyor.

Çanakkale’de Mehmetçiğin sergilediği insanlığı, samimi olarak yaşatacak bir imana şiddetle ve çok acele ihtiyaç vardır. Bu imanı yaşayarak, dünyada insanlığın, sevginin, hoşgörünün hala var olduğuna insanları inandırmak gerekiyor. Aksihalde, zayıfın ezilip sömürüldüğü, zenginin daha da zenginleştiği bir maddeci zihniyet, çölleşmedik gönül bırakmayacaktır. Dünyayı yeniden ve bir daha, merhametle, vicdanla, sevgiyle, şefkatle kim tanıştıracak?Bu insanlık görevi herkesten önce, Çanakkale dehşetinde bu güzellikleri yaşayanların torunlarına düşer.Yani bize, size, hepimize düşen ve alternatif olmayan bir görevdir bu...İnsanlık, ya yeniden ve bir daha kendine gelecek, yaratılış gayesini hatırlayıp, dünyaya yaşanılacak bir hayatı gösterecektir, ya da gelişini hızlandırdığı kıyameti bekleyecektir...

Mehmetçiğin güzelliklerinin kaynağı yüreğindeki imandı. O, imanın doğru adreste aranması gerektiğini de adıyla, bütün aleme göstermekteydi. Çünkü o, MEHMETÇİK idi... Adı sahibinin güzelliklerine talipti. Bütün imkansızlığına, çaresizliğine ve bilgi eksikliğine rağmen, güzelliğin adresini biliyordu. Kaynaktan kopmamıştı.... Güzellik kaynağından uzaklaşmamıştı. Gönlü, GÜZELLER GÜZELİ’ neydi...  Bu millet, onu o kadar çok seviyordu ki, bu muhabbetle O’nun adını askerine ad olarak almıştı. Böylece dünyada, Peygamberinin adı kendisinde ad olan tek ordu olmuştu... Hem de bu adı alışta, benzersiz bir incelik göstermiş, asla O’nun gibi olamayacağını bilmenin ve aşkının derinliğini göstermenin idraki içinde, Muhammed’i Mehmed’e çevirmiş, onu da küçülterek askerine isim yapmıştır. İşte Çanakkale, bu askerin zaferidir…

Çanakkale’yi diğer zaferlerimizden ayıran bir üstünlüğü de, Osmanlı’nın son döneminde, daha doğrusu, çöküşü sırasında kazanılmış olmasıdır. Bu zafer, çöktü, bitti, öldü denildiği zamanda bile, Osmanlı insanının ne olduğunu bir kez daha bütün dünyaya göstermiştir. Osmanlı insanını, bütün olumsuzluklara rağmen güçlü ve üstün kılan İslam imanını dosta, düşmana tanıtmıştır.  O günden sonra, düşmanlarımızın asıl hedefi, imanımız olmuştur. Çünkü onlar da iyice anlamışlardır ki, yüreklerde bu iman olduğu sürece, bu millet ne sürü olur, ne de sömürülür... 1.Dünya Savaşı esnasında Lordlar Kamarasında İngiliz Dış İşleri Bakanı :’’Bu Kur’an bunların elinden alınmadığı sürece bunlara galebe çalınamaz, ne yapıp etmeli bu kitabı ellerinden almalı veya onlardan uzaklaştırmalıyız.’’diyor.

 Maddi sebeplere, silah ve asker üstünlüğüne, Osmanlı’nın askeri ve bürokratik çözülmesine bakınca da, hemen harekete geçtiler. Ancak, Mehmetçik bütün bu olumsuzlukları tersine çevirircesine şahlandı...Bu şahlanış, bütün planları, entrikaları, ince ayar hesapları altüst etti... 1916 yılının şartları 2 yıl sonra değişti. Çünkü Mehmetçik elinden geleni, hatta gelmemesi gerekeni de, Allah’ın izniyle yapmıştı. Ancak, askeri ve sivil bürokrasi, kendisinden ve silah arkadaşlarından kaynaklanan sebeplerle çaresiz kaldı ve Devlet çöktü. Ama Mehmetçik çökmemişti. Zira, hala aynı imanın sahibiydi Mehmetçikler...

 Söylemesi biraz zordur ama, Çanakkale Zaferi, günümüzdeki olumsuzluklardan bile sorumludur. Çünkü Çanakkale, sekiz buçuk ay içinde, ülkemizin en iyi yetişmiş, en kaliteli insanlarını, gelecek vaadeden parlak gençlerini de alıp götürmüştür. Zira Çanakkale bir subay savaşı olmuştur. İstanbul’un ve Anadolu’nun en seçkin liselerinin öğrencileri,-Galatasaray, İstanbul, Kayseri mesela-  gönüllü olarak Mehmetçiğin imdadına koşmuş ve büyük bölümüyle de burada Mehmetçik olarak şehit olmuşlardır.En kaliteli insanımızın Çanakkale’de dünyasını değişmesi, günümüze kadar uzayıp gelen bir kahtı ricale (adam kıtlığı) sebep olmuştur. İzninizle, Kültür Bakanlığı Bilgi Toplumu Üstün Hizmet Ödülü’ sahibi Toygar AKMAN’ın bir anısını aktarmak istiyorum.

Zaman zaman sohbetlerde: “Neden bizden de bilim adamı çokça yetişmez? Diğer ülkelerden ne farkımız var? Bizde hiç mi aydın yetişmemiş?” yollu yakınmalarımız olur ya, Aynı soruyu bende babama sordum,Babam, bana:Evladım,“O günlerde İstanbul Erkek Lisesi’nin bir dokuzuncu sınıfında ders veriyordum. Sınıfın kapısı iki defa tıklatıldıktan sonra açıldı ve içeriye müdür muavini ile kalpaklı bir binbaşı girdi. Sert bir asker selâmı çaktı. Ben de ayağa kalkarak kendilerini selâmladım. Daha ziyaret sebebini sormadan, binbaşı bana baktı ve tok bir sesle:Muallim Bey! Memleket, evlâd-ı vatandan hizmet bekler, dedikten sonra sınıfa döndü ve arka sıralarda oturan uzun boylu öğrencilere, “Sen gel, sen gel, sen de gel!” diye seslenerek, öğrencileri toplamaya başlamıştı. Önde oturanlar, kendilerinin de alınması için, oturdukları sırada dik durmaya ya da ayaklarının ucuna basarak uzun boylu görünmeye çalışıyorlardı.  Binbaşı bu öğrencilere acı acı gülümseyerek sırtlarını okşayıp topladığı öğrencileri alıp, geride kalan bizlere sert bir asker selâmı vererek çıkarak gitti. Sınıfta öylece kalakalmıştım. Diğer sınıflardan toplananlarla beraber bizim öğrencileri Selimîye Kışlası’na götürmüşler.

O sıralarda Sirkeci İstasyonu’ndan her gün asker dolu trenler Trakya yönüne doğru hareket ederdi. Sarayburnu İskelesi’nden de asker dolu koca koca gemiler Çanakkale’ye doğru denize açılırdı. Bütün İstanbul halkı bu kahraman askerleri göz yaşları içinde uğurladık. Giden gemiler ve trenler daima boş olarak döner ve gidenlerden de kısa bir süre sonra haber alınamazdı.”Öyle ki, memlekette asker kalmamıştı. Sıra artık 15’lilere gelmişti. Evladım, memleketin okumuş eğitimli insanlarının çoğu, Çanakkale’de şehit düştü. O zamana kadar memlekette aydının harman olduğu yer İstanbul’du. Memlekette aydın mı kaldı a oğul? Pınarlar kurudu, pınarlar!.. Sen ne sorarsın! Diye cevap verdi.Bununla beraber, Çanakkale, milletimizin hafızasına kazınmıştır. Hatıralarının en canlısı ve etkilisi olarak, ibretlerle dolu durmaktadır. Çünkü, neredeyse her iki evden biri Çanakkale’ye evladını göndermiştir. Hem de Çanakkale’de, bugün çok muhtaç olduğumuz müthiş bir birlik ve beraberlik yaşamışızdır. İstanbul’dan Ankara’ya, İzmir’den Adana’ya, Samsun’dan Selanik’e, Gaziantep’ten Tunceli’ye, Kahramanmaraş’tan Diyarbakır’a, Medine’den Bağdat’a, Kudüs’ten Trablusgarb’a, Üsküp’ten Saraybosna’ya kadar bütün İmparatorluk coğrafyasından insanımız, yan yana, omuz omuza düşmana karşı durmuşlardır.

Bu birlik gönül birliği idi, iman birliği idi, din kardeşliğinin verdiği beraberlik idi...
                Gurur ve sevinçle kutladığımız Çanakkale Zaferi´nin 100. yıldönümünde, şehadetleriyle yıllar ötesine ders olmayı başarmış Çanakkale şehitlerimizi rahmet, minnet ve özlemle yâd ediyoruz. Başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm destan kahramanlarının aziz hatıraları önünde eğilmeyi şeref addediyor; bizlere emanet ettikleri milli ve manevi değerlerimizi ilelebet kanımızın son damlasına kadar koruyacağımıza ant içiyoruz. Ruhları şad, mekânları cennet olsun!

Program şiirlerin okunması, slayt gösterileri, oratoryo, koro ve kompozisyon dalında birinci gelen öğrencilerin eserlerini okuması ile son buldu.

 

Program sonunda Alaçam Karşıyaka İmam Hatip Ortaokulu Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve programa katılan misafirlere Çanakkale Savaşının 100 yılı nedeni ile hazırlanan birer adat poster ve gül lokumu dağıtıldı.

 

Çanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 YaşındaÇanakkale Ruhu 100 Yaşında

Yeni Cami Mahallesi, Bafra Caddesi, Hükumet Konağı, Kat2, 55800, ALAÇAM / SAMSUN - 0 362 622 08 81

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.